Filistin’in 76 yıldır süren dramı: Nekbe

admin

675 köy ve kasabayı yok ettiler. Yaklaşık 15 bin kişiyi katlettiler. 1 milyon Filistinliyi de vatanlarından sürdüler… İlk “Büyük Felaket” Nekbe,, 76 yıl önce Filistin topraklarında yaşandı.

Sürgüne gönderilen Filistinlilerin boşalttıkları toprakların üzerine 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti kuruldu. Zorla yerlerinden edilen Filistinlilerin çoğu Batı Şeria, Gazze ve komşu ülkelere tehcir etti. Ancak onlar bir daha doğup büyüdükleri vatanlarına dönemediler.

İsrail, 1967’deki 6 Gün Savaşı’nın ardından, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne de el koydu. Ve her yıl kontrollü olarak Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri açtı.

Hiçbir barış anlaşmasında da Filistinlilerin geri dönme isteğini kabul etmedi

Filistin Merkezi İstatistik Ofisi’nin verilerine göre yaklaşık 14 milyon Filistinli’den 8 milyonu dünyanın çeşitli yerlerinde mülteci olarak yaşıyor.

5 milyondan fazla Filistinli mülteci Birleşmiş Milletler’den mülteci kaydı ile yardım alıyor. 1 Milyondan fazlasıysa hala kayıt dışı olarak göründüğü için bundan faydalanamıyor.

7 aydan fazla süredir devam eden İsrail saldırıları ve katliamları ise yeni bir Nekbe endişesine neden oldu. Çünkü İsrail’in 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarında 35 binden fazla Filistinli katledildi, 79 binden fazla Filistinli yaralandı.

İsrail’in bu süreçteki saldırılarında 360 bin yapı zarar gördü veya tamamen yıkıldı. İbadethaneler, hastaneler ve okullar da İsrail saldırılarının hedefi oldu.

Filistinliler İsrail güçlerinin bombalarından kurtulmak için Gazze’nin güneyine zorunlu olarak göç etti. Ancak İsrail’in saldırılarının artması sonrası 500 bine yakın kişi kenti terk etmek zorunda kaldı.

Saldırılar daha şiddetli

Ebu Lubde, İsrail’in Gazze’deki mevcut saldırılarının tarif edilemez büyük acılar içeren korkunçlukta ve Nekbe’den daha şiddetli olduğuna dikkati çekti. Filistinli kadın, Filistin topraklarına bağlılığını teyit ederek, “İsrail’in Gazze saldırıları Nekbe’den daha acımasız ancak topraklarımızı terk etmeyeceğiz” dedi.

Yaşlı kadın Ebu Lubde, tarihte Filistin’e bağlı olan Yibna şehrinde dünyaya geldi. 1948’de Nekbe onu ve ailesini evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda bıraktığında henüz 6 yaşındaydı. Gazze’de bugün yaşananları Nekbe’ye benzeten Ebu Lubde, “Evlerimiz büyüktü ve babam tarım işi yapıyordu. Bahçelerimizi ektik ama Yahudiler gelip her şeyi ele geçirdi. Bizim için hayatın ta kendisi anlamına gelen tarım topraklarını bırakıp gitmek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Ebu Lubde, Nekbe’nin yaşanması üzerine topraklarını terk ettiklerini ve acı üstüne acı yaşadıklarını anlatarak, bir dönem Aşdod bir dönem de Mecdal kentlerinde yaşadıktan sonra saldırılara maruz kalmaktan kurtulamayarak Gazze Şeridi’ne yerleştiklerini ifade etti.

Ebu Lubde, duygularını şu şekilde ifade etti:

“1948’de bir kez yerinden edildik ve bir daha Gazze Şeridi’nden sürülmeyi kabul etmeyeceğiz. İsrail bizi bombalamalarla, korkutmalarla evlerimizden kovdu. Bu katliamları yaşayan çocukların ve kadınların suçu nedir?”

Anılar onunla beraber yaşıyor

Nekbe tanığı Ebu Lubde, “Savaş ve saldırı anıları hafızamda hala taze. Sürekli korku içinde yaşadık. Şimdi bile o anları tüm detaylarıyla hatırlıyorum” ifadelerini kullandı.

Büyük bir yıkımın yaşandığı Gazze’de ve İsrail’de de güvenli bir bölge olmadığını söyleyen Ebu Lubde, “Şimdi nereye gidiyoruz? Burası bizim ülkemiz ve biz ayrılmayacağız, göç etmeyeceğiz” dedi.

İsrail’in genç erkekleri ve kadınları öldürdüğünü, çocukları yetim bıraktığını kaydeden Ebu Lubde, “İsrail yaşlıya da gence de merhamet etmedi. Savaşlardan yorulduk. İsrail her yıl savaş çıkarıyor ve biz daha acısını üzerimizden atmadan, başka, daha sert bir savaşı başlatıyor” diye konuştu.

Gazze Şeridi’nde Filistinlilere karşı işlenen “soykırım” suçlarına karşı Arap ülkelerindeki ve uluslararası alandaki eylemsizliği esefle karşıladığını belirten Ebu Lubde, İsrail saldırılarının acilen durdurulmasını ve Filistinlilere yardım yapılmasını talep etti.

Tüm zorluklara rağmen umudunu kaybetmeyen Fevziye Ebu Lubde, Filistin halkının kendi topraklarında barış içinde yaşama hakkını vurguladı.

Yorum yapın