Öğle namazı, İslam dininde günün ikinci farz namazıdır. Beş vakit namazdan biri olan öğle namazı, güneşin tam tepeden biraz batıya kayması ile başlar ve gölge boyu, kişinin boyunun iki katı olana kadar devam eder. Öğle namazı, dört rekat farz ve öncesinde dört rekat sünnet ile sonrasında iki rekat sünnet olmak üzere kılınır.
Öğle namazı, güneşin tam ortadan geçtikten sonra kılınan bir farz namazdır. Dört rekat farz, dört rekat sünnet ve iki rekat son sünnet olmak üzere toplam on rekat namaz kılınır. Cuma günleri öğle namazı yerine Cuma Namazı kılınır.
Öğle namazı, İslam’ın beş vakit farz namazından biridir ve gün ortasında kılınır. Bu namazın sadece farz kılınması bile önemlidir, ancak sünnetleri ile birlikte kılınması sevabı kat kat artırır. Öğle namazının önemini şu şekilde sıralayabiliriz:
Allah’ın Emri: Namaz, İslam’ın beş temel ibadetinden biridir ve öğle namazı da bu beş vakit namazdan biridir. Müslümanlar için Allah’ın emri olan namazı kılmak, imanlarını göstermenin bir yoludur.
Gün İçinde Dinlenme ve Yenilenme: Öğle namazı, günün ortasında, iş ve diğer dünya meşguliyetleri arasında bir mola verir. Bu mola, ruhsal ve fiziksel bir yenilenme sağlar ve kişiye manevi bir güç kazandırır.
Disiplin ve Düzen: Beş vakit namazın her biri, Müslümanların günlük hayatında disiplin ve düzen sağlar. Öğle namazı, gün ortasında belli bir vakitte kılındığı için günlük işlerin düzenlenmesinde yardımcı olur.
Cemaatle Kılınmanın Fazileti: Öğle namazını cemaatle kılmanın sevabı, tek başına kılmaktan kat kat fazladır. Cemaatle namaz kılmak, birlik ve beraberliği simgeler ve Müslümanların kardeşlik duygularını güçlendirir.
Öğle namazı, sadece dini bir görev olmanın ötesinde, manevi huzur, günahlardan arınma, disiplin ve nefse yenilmeme gibi birçok önemli faydaya sahiptir. Bu namazı vaktinde ve tam olarak kılmak, Allah’ın rızasını kazanmak ve daha iyi bir insan olmak için önemli bir adımdır.
Öğle namazı 4 sünnet, 4 farz ve 2’si son sünnet toplamda 10 rekattır.
Öğle namazı 10 rekattır. İlk olarak 4 rekat sünnet kılınır ardından kamet getirilir ve 4 rekat farz kılınır. Farzın ardından ise 2 rekat son sünnet kılınır.
Hz. Âişe -radıyallahu anh- şöyle buyurdu: “Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- öğle namazının farzından önceki dört rekat ile sabah namazının farzından önceki iki rekatı hiç terk etmezdi.” (Buhârî, Teheccüd 34)
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Bir kimse öğle namazının farzından önce dört, farzından sonra da dört rekat sünneti devamlı olarak kılarsa, Allah Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu 7)
Müslümanın namaz kılması farz-ı ayındır. Buna göre namazın kişiye farz olmasının şartları, müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmak üzere üç tanedir. Bu şartlara namazın vücûb şartları yani kişinin namaz kılmakla yükümlü olmasının şartları denir. Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları ve vâcipleri (sıhhat şartları), sünnetleri ve âdâbı bulunmaktadır. Farzlara riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar. Vâcip, kesin olmayan bir delille sabit olduğu için, vâcibi inkâr eden kişi, kâfir olmaz.
Ancak bir açıklama getirmeksizin ve te’vil etmeksizin vâcibi terkeden kimse fâsık kabul edilir. Namazın vâciplerinden herhangi birinin terkedilmesi namazı bozmaz. Namazın vâciplerinden biri sehven terkedilmişse sehiv secdesi yapmak gerekir. Namazın sünnetleri, namazın vâciplerini tamamlar, onlardaki kusurları telâ- fiye ve fazla sevaba vesile olur. Sünnetlere riayet etmek ve devam etmek Peygamber’i sevmenin bir nişanesi sayılır. Bununla birlikte sünnetin terkedilmesi, ne farzın terkedilmesi gibi namazın bozulmasını ve yeniden kılınmasını, ne vâcibin kasten terkedilmesi gibi tahrîmen mekruhluğu ne de vâ- cibin sehven terkedilmesi gibi sehiv secdesi yapmayı gerektirir.
İsâet, Hanefîler’in tanımlamasına göre tenzîhen mekruhun üstünde, tahrîmen mekruhun altında yer alır. Edep (çoğulu âdâb), Hz. Peygamber’in devamlı olmaksızın zaman zaman yaptığı şeylerdir. Rükû ve secdede üçten fazla tesbih yapmak gibi. Mendup anlamına da gelir. Bunları terketmek, her ne kadar isâet sayılmaz ve kınamayı gerektirmez ise de bunlara riayet edilmesi daha faziletlidir (efdal). Esasen namazın âdâbı, yüce yaratıcının huzurunda durulduğunun farkında olunarak, zâhiren mütevazi bir halde bulunmaktır.
Farz namazlar için müstehap vakitler olduğu gibi, genel olarak namaz kılmak için uygun olmayan, yani namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler de vardır. Mekruh vakitler iki kısımdır. Bir kısmında hiçbir namaz kılınmaz, bir kısmında ise özellikle nâfile namaz kılınmaz, kazâ namazı kılınabilir.
Hiçbir namazın kılınamayacağı üç mekruh vakit şunlardır:
1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman (şürûk zamanı ki bu yaklaşık 40-45 dakika civarındadır).
Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında nâfile namaz kılınmaz.
“Asr-ı evvel”, ikindi namazının ilk vakti; “asr-ı sânî” ise ikindi namazının ikinci vakti demektir. İkindi namazının vakti, öğle namazının vaktinin sona ermesi ile başlar. Öğle namazının vaktinin ne zaman sona ereceği, fakihlerin kullandıkları delillerin farklılığı sebebiyle ihtilaflı olduğu için buna bağlı olarak ikindi namazının vaktinin başlayacağı zaman da ihtilaf konusu olmuştur. Buna göre İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile diğer üç mezhep imamına göre güneşin tepe noktasından batıya meyli sırasında oluşan gölge (fey-i zevâl) hariç herhangi bir şeyin gölgesi kendisi kadar olunca öğle namazının vakti bitmiş ve ikindi namazının vakti başlamış olur (Merğinânî, el-Hidâye, 1/40; Şirbînî, Muğnî’l-Muhtac, 1/299-300; Desûkî, Hâşiye, 1/177; İbn Kudâme, el-Muğnî, 1/271-272). İşte bu vakte “asr-ı evvel” (ikindi namazının ilk vakti) adı verilir.İmam Ebû Hanîfe’ye göre ise öğle namazı vakti, “fey-i zevâl” hariç bir şeyin gölgesi kendisinin iki katı kadar olunca sona erer. Bu vakte ise “asr-ı sânî” (ikindi namazının ikinci vakti) adı verilir (Kâsânî, Bedâî’, 1/122; Merğinânî, el-Hidâye, 1/40; Zeylaî, Tebyîn, 1/79).
Diyanet İşleri Başkanlığı, yayınlamakta olduğu Diyanet Takvimi’nde ikindi namazının vaktini, “asr-ı evvel” esasına göre düzenlemiştir ve namazlar asr-ı evvel ictihadına göre kılınmaktadır.