Terör devleti İsrail, Filistinlilere yönelik 7 Ekim’de başlattığı saldırılar sonucu tüm dünyanın gözü önünde soykırım gerçekleştirdi.
Katliamlarını hala daha sürdüren İsrail’in saldırıları nedeniyle 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 36 bin 50’ye, yaralananların sayısının ise 81 bin 26’ya yükseldiği bildirildi.
Sivillere yönelik saldırılarını sürdüren terör devleti İsrail bir yandan da Gazze’nin alt yapısını ve sağlık sistemini de hedef aldı.
Okulların yanında İsrail’in öncelikli hedefleri arasında hastaneler yer aldı. İşgal devleti, Gazze’de bulunan tüm hastaneleri hedef alarak kullanılamaz hale getirdi ve kentin tüm sağlık sistemi çöktü.
Bu yüzden yaralılara müdahale edilemez geldi ve can kayıplarının sayısı arttı.
Terör devleti İsrail’in vurduğu hastaneler arasında Gazze’deki Şifa Hastanesi de yer aldı.
İşgalcilerin ilk vurduğu hedefler arasında yer alan hastane kullanılamaz hale gelirken vahşetin yakın tanığı Dr. Fadia Malhis, yaşadığı felaketleri tvnet’te anlattı.
Gazze’nin kuzeyindeki hastanelerin sistematik şekilde yok edildiğini belirten Gazze Şifa Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Fadia Malhis, İsrail’in dün Refah’taki çadır kenti bombalamasını ‘facia’ olarak niteledi.
Evinin İsrail tarafından bombalandıktan sonra iki ay hastanede kaldığını anlatan Malhis, kendisini en çok etkileyen bir olayı da anlattı.
Hamile eşini hastaneye getirirken İsrail’in saldırısı nedeniyle bir adamın şehit olduğunu, kadının da kısa süre sonra şehit olduğunu aktaran Malhis, operasyonla bebeği kadının karnından çıkardıklarını ancak saplanan şarapnel parçaları nedeniyle bebeğin de şehit olduğunu söyledi.
İsrail’in saldırıları nedeniyle altı ay kıtlık ve susuzluk çektiklerini ifade eden Malhis, Ramazan ayında yaşadıkları zorluklara da değindi.
24 saatte bir sadece un ve ‘beze’ dedikleri bir otla beslendiklerini belirten Malhis, “Sahursuz tabi. Bazı zamanlar da susuz orucumuzu tuttuk. Zaten caddelerde 2-3 saat dolaşıyorduk bir şey bulamıyorduk. Yardım da gelmiyordu. Kuşatma altında un, pirinç, patates, sebze, meyve hiçbir şey yoktu. Hatta un bir ara geliyordu ve çok pahalıydı. Un için katliam oluyordu. Yahudiler saldırıyordu. 25 kiloluk un çuvalının fiyatı 1000 dolar olmuştu. Kimsenin alacak durumu yoktu” dedi.