Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığının yayınladığı genelgeyle seyahat ve ticari vizelerle hac ibadetinin yapılamayacağını duyurduğunu hatırlatan Bircan, “Ancak buna rağmen bazı kişiler, vatandaşlarımızın saf ve iyi niyetlerini istismar ederek onları hacca götüreceklerini Arafat’a çıkaracaklarını vadetmektedir. Bilinmelidir ki hac mevsimi dışında Mekke’ye seyahat veya işçi vizesiyle de gidilebilir. Ancak hac ibadeti için bu tür vizelerin kullanılamayacağına dikkat edilmelidir.” diye konuştu.
Hac ibadetinin yapıldığı Arafat, Mina, Müzdelife ile tavaf alanlarının sınırlı ve kısıtlı sayıda kişiyi aldığını vurgulayan Bircan, “Suudi makamlarınca Arafat, Müzdelife ve Mina hattı boyunca kayıtlı hacılar için aylar öncesinden izdihama sebebiyet verilmemesi için ciddi planlamalar ve kapasiteye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Hac vizesi dışında gelenler bu bölgelerde öngörülemeyen tehlikelere ve ölümle sonuçlanan izdihamlara sebebiyet vermekte, yapılan plan ve programları sekteye uğratmaktadırlar. Dolayısıyla bu uygulama hacıların kutsal topraklarda mağdur olmamaları ve izdihamın olmaması için alınan yerinde ve gerekli bir tedbirdir.” ifadelerini kullandı.
Hacıların kutsal topraklarda daha huzurlu bir ibadet yapmak için ciddi ücretler ödediklerini dile getiren Bircan, “Kaçak yollarla kutsal topraklara gelenler, hacılarımızın verdikleri ücrete mukabil onlara Arafat’ta sunulan konaklama, servis ve sağlık hizmetleri gibi bir çok hizmetlerden hakları olmadığı halde faydalanmakta ve kul hakkına girmektedirler. Hac gibi insanı bütün günahlarından arındırması beklenen bir ibadette kul hakkının da hac ibadetine zarar verebileceği unutulmamalıdır.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının hac organizasyonundaki görevlerinden birinin hacıların güvenliğiyle ilgili tedbirler almak olduğunun altını çizen Bircan, şöyle devam etti: